Gurbetçi Almancı yabancı
Bundan tam 60 yıl önce yoksullukla savaşan Anadolu insanı çareyi yaban ellerde bulur, elinde tahta bavulu, ardında gözü yaşlı anası, babası, evladı yada yavuklusu tutar Almanya’nın yolunu.
Yolunu bilmez, izini bilmez, dilini bilmez, kültürünü bilmez, ekmeğini ,huyunu, suyunu bilmez bu ülkenin.
Nedir amacı?
Biraz para kazanıp memleketdeki yakınlarına harçlık göndermek. Bir iki dönüm tarla almak, başını sokacak bir ev almak, bir traktör almak yada düğünden kalan başlık parasını ve boçları ödemek.
Önce davul zurna ile karşılanır, yoluna kırmızı halılar serilir, iki kelime almanca öğretip, ya yerin 1500 metre altına ya da fabrikada akort bantlarına.
Alın teri akıtır hem bu ülkeye hemde memleketine. Yemez, içmez kazandığını biriktirir, gönderir sevdiklerine.
Artık biaz para biriktirmiştir bizim gurbetçi, bir mektup salar sılaya ’’İzine geliyorum, isteğiniz var mı?’’ diye. Siparişler; keçeli kalem, Alaman çikolatası, Alaman cigarası v.s. yapar alışverişini atlar Ford Taunusuna tutar memleketin yolunu.
Yolunu gözleyen sevdikleri bir heyecanla bekler gurbetçiyi. Kapıkuleye yaklaşınca kalp atışları artar gurbetçinin, nefesi kesilir ve nazlı, nazlı al bayrağı görünce yaşlar boşalır gözünden, derin bir nefes alan gurbetçi sevdiklerine kavuşmak için biraz daha yola devam eder, ama rahattır artık.
Ayyıldızlı al bayrağın gölgesinde ezan sesinin huşusundadır. Ulaşır sevdiklerine saılır koklar hepsini, gelenler olur Alamancı görmeye, ‘’Hoş geldin gurbetçi’’ demeye. Ama Hayır o gurbetçilikten çıktı artık ‘’Alamancı’’ oldu.
Hep birlikte yakılır Alaman cigarası, gelsin Alaman çikolatalar, gitsin hediyeler. Veee uzun yıllar geçer zaman değişir. Kendi canından, kendi kanından olanlarda bir ‘’GURBETÇİ’’ düşmalığı başlar.
Neymiş efendim, Biz Audi, Mercedes, BMW lerimize binip Türkiye’ye gelip euroları harcayıp geri dönerken de ‘’Size memleketin kıymetini bilin’’ diyormuşuz.
EVET. Öyle diyoruz. O cennet vatanın kıymetini bilin ve şükredin.
Şimdi bu gurbetçi düşmanlarına, sosyal medya da meşhur olmak, like almak uğruna bize olmadık laf edenlere soruyorum.
Size hiç ’’Pis Türk’’ denildi mi?
Sizin hiç gece yarısı eviniz yandı mı?
Siz hiç alevler arasındna torunlarını çıkardınız mı?
Size hiç ‘’Ülkenize geri gidin’’ denildi mi?
Siz sadece saçınız siyah olduğu için ev ve iş bulmakta zorlandınız mı?
Sizin hiç gümrük kapısından girince veya uçaktan inince al bayrağı görüp gözünüz yaşardı mı?
Siz memlekete kavuşunca memleket havasını doyasıya ciğerlerinize çektiniz mi?
Sizin hiç uçak bulamayıp annenizin, babanızın veya sevdiklerinizin cenazesine yetişemediğiniz oldu mu?
Bir cenaze haberi alınca o bitmeyen yolları çektiniz mi hiç?
Siz hiç sabah 05:00 de kalkıp iki dilim ekmeğin arasına peynir yoyup, termosa çay demleyip işe gittiniz mi?
HAYIR tabiki HAYIR.
Eğer bunları yaşamaz olsaydınız vatandan ayrı olmanın nedemek olduğunu anlardınız ve gurbetçiler hakkında böyle yorumlar yapmazdınız.
Bakmayın bizim paramızın değerine, para ile alınmayan değerler var, onlara sarılın ve yaşayın.
Son olarak Türkiye’de yaşayan her insanın kursağında gurbetçilerin hakkı var, Unutmayın..
Siz ’’Gurbetçi, Almancı’’ dediniz, Almanlar ise ’’Yabancı’’ biz İnsanız İNSAN…!