Konuşmasına genel bir değerlendirme ile başlayan Güneş, “2 aydan fazla oldu geleli. İlk geldiğimde söylediğim sözler vardı. 5 maçta 5 puan aldığımızda da söylediklerim benzer şeylerdi. Bugün de yine buna benzer sözler söyleyecek olacağımdan dolayı üzgünüm. Daha da önemlisi takımımızın oynadığı oyundan ve aldığımız sonuçlardan dolayı herkesin üzgün olduğunu biliyorum. Oynadığımız oyun ve sonucun bizi üzmesinin yanında o günkü söylediğimiz ve 5 maç sonra söylediğimiz konuların aynı yerde olmasından dolayı bütün taraftarlarımızdan başkanımız ve yönetimimizden özür diliyorum. Çünkü bu işin yetkilisi benim. Dolayısıyla daha iyisini yapabilmek için buradayız. Sorunları ve mazeretleri söylemeden yola devam edeceğiz. Tabii durum tespitleri yapacağız. Ama geldiğimiz noktada 11 maçta 12 puan Trabzonspor’a yakışmıyor. Büyük kulüp, büyük takım büyük oyunlar oynamalı. Herkesin gurur duyacağı oyun oynamalı. Beklentilerimize ulaşamadık. Moral bozukluğu ve özgüven sorununu o gün de konuşmuştuk bugün de devam ediyor. En büyük sorunumuz bu. Bir takım teknik taktik sorunlar yaşar, psikolojik zihinsel ve mental olarak da sorun yaşar. Bizimkisi fizik, teknik ve taktikten daha çok bunları kullanacak özgüven sorunu. Beklentilere cevap verememenin de bunları artırdığını düşünüyorum. İstikrarlı da gitmiyoruz. İlk geldiğimizde maça asılma maçta savaşma duygumuz daha sonra Kayseri maçıyla başlayan ve o dediğimiz 5 maçla devam eden karşılaşmalarda hep saldırgan, oyuna hakim olan taraftarın beklediği oyun anlayışını sahaya yansıtamamıştık. O zaman Konya maçıydı kazanmıştık yine beraber kaldık döndük Başakşehir’i yendik. Ardından kazanmayı düşündüğümüz üç maçta, ki Göztepe maçı ilginçtir kaybettiğimiz üç maçta da kazanacak durumlar ortaya çıktı. Göztepe maçında olumsuz bir oyun ama rakip 30. dakikada 10 kişi kalmış ikinci yarı 10 kişi bize 2 gol atmış bir görüntü verdik. Fenerbahçe maçını iyi oynamamıza rağmen kaybettik. Rizespor maçını da öne geçmemize rağmen kaybettik. Oyuna başlangıçlarımızda zaman zaman iyi olsak da istikrarlı devam etmiyoruz” dedi.
Pes etmeden, savaşarak içinde bulunduğumuz durumdan çıkabileceğimizi vurgulayan Güneş, “Genel felsefemiz ve oyunumuzu etkileyen faktörler benden önce de vardı benden sonra da devam ediyor. O konudaki eleştirilere saygı duyuyorum. Çok basit top kayıplarımız var ve bunların sonunda da gol yememiz var. Bir de rakibe uzak olup temassız oynamak da oyunumuzu olumsuz anlamda çok etkiledi. Son maçta da var. Yediğimiz gollere baktığınızda göreceksiniz. Sayısal fazlalığımız var rakibe eksik yakalanmadan geriye çekilerek koruma anlayışıyla durduğumuzda bunun bir oyuncunun psikolojik yapısıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bunu da düzeltecek olan benim. Oyuncularımın iyi niyetinden ve çalışmasından yana bir şikayetim yok ama kendileri de kendi oyunlarından memnun olmadığından bir güven kaybıyla sahada oynuyorlar. Tabii ki burada kahrolacağız bize yakışan bir oyun değil. Acı çekeceğiz. Ama pes etmeden savaşacağız. Daha fazla birbirimize yanaşıp bu durumdan kurtulmak zorundayız. Geniş bir kadromuz var. Kadronun genişliği sayısal fazlalığı rekabeti ve başarıyı getirmedi. Çünkü olumsuzluklar üzerinden gidince geniş kadroda dışarıda kalan da mutsuz oluyor içeride kalan da bekleneni vermediği zaman o da mutsuz oluyor. Haklı olarak tartışmalar da var. Eldeki mevcut oyunculardan o günkü duruma göre oynaması gereken tecrübeli ve daha çok uyum sağlayacak oyuncularla öne gidip, bir de takımın şartlarına bağlı olarak ve sakatlığı ve oynadığı mevkiler itibariyle başarıyı yakalayacağını düşündüğüm oyuncularla devam edip sonuç almaya çalıştık. Burada da çok mesafe aldığımızı düşünmüyorum. Örneğin defansta Pedro, Savic, Denswil ve Eren ilk önde düşündüğümüz dört oyuncuydu. Ama geldiğimiz ikinci maçta hem Savic, kendisi o günden beri yok hem de Denswil de sakatlık geçirdi ve performans dalgalanması yaşadı. Orada oynayacak oyunculardan Batagov ve Serdar sakatlık nedeniyle, Hüseyin de sakatlıktan çıkmış olduğu için forma giyemedi. Orada oynatabileceğimiz oyuncu da bile sıkıntı çektik. Denswil döndü fakat performans olarak beklediğimizi alamadık. Orada Mendy, ikili boğuşmalara girer fiziksel değerlerini kullanan oyuncu olarak orta sahada etkili ama orta sahada da sayısal fazlalığımız var. Lundstram, Okay, Ozan ve Umut, ilk üçü daha öndeydi hem daha tecrübeliydi. Onları da burada oynayıp verim almak hem de başarılı olmak için düşündük. Nitekim hem savunmada hem orta sahada hem de forvette beklediğimiz sonuçları alamadık. Takımın tümü için düşünürsek; yeteneklerinin, oyuncu karakterlerinin daha iyi olduğunu ben de biliyorum. Geldiğimizden beri çok büyük mesafe aldığımızı söyleyemem. Maçların da istediğimiz şekilde gitmemesi nedeniyle olumsuz olarak karşımıza çıktı. Devre arasına kadar takımda fazla oynama yapmadan mevcut oyuncuları da kullanarak aynı şekilde teknik heyette veya diğer taraflarda da fazla bir iş yapmadan devreye kadar gidip devrede yapacaksak bir iş yapacağız. Zaten transferde bu durum geçerli. Diğer konuları da o zaman değerlendiririz diye düşünüyorduk. Ama bu kadronun sayısal fazlalığıyla idmana çıktığımızda verim almayınca onlar da kenarda kalınca mutsuz olduğunda, ben kendileriyle konuştuğum için o yüzden rahat konuşuyoruz. Bütün oyuncularıma söyledim. Devre arasına kadar alma ve verme şansımız yok. Ama burada mutlu olmayan, gitmek isteyen olursa değerlendiririz. Aynı şekilde biz de bu kararı verebiliriz. Bazı oyuncuların gitme durumu vardı, kulüp bulsalar gidecekti ama diğerlerine de şansını kullanabilirsen kullan kullanamazsan yine de kulüp bul onların için de şu anda 4 tane oyuncu sadece Umut Bozok zaten kadro dışıydı tekrar bu şekilde kadro dışı kalmış oldu. Bir problemden dolayı değil. Takıma yararlı olmayacağını düşündüğümüz, kendileri için de daha iyi olacağını bizim de bu oyuncularla ilgili gelecek planımız olmadığı için değerlendirmelerini kendilerinin yapmalarını istedik. Hem ekonomik hem teknik olarak daha iyi olacağını düşündük bu nedenle aramızda olmayacaklar. Takıma katkı yapamayacağını düşündüğümüz sadece onlar değil. Her oyuncu gidebilir. “Oynamayan oyuncuları gönderdi” diye eleştiri yapanlar var. Oynayan da gidebilir. Takımda iyi oynayan oyuncular da transfer olabiliyor. Burada yaptığımız uygulamada elimizde olan oyuncularımızdan gitmek isteyen olursa veya bizim gönderme durumumuz olan oyuncular olursa gidebilir. Şu anda sadece bu dört arkadaşımız olmuştur” ifadelerini kullandı.
Şenol Güneş, özgüven kaybını gidererek yeniden yarışmak istediklerini belirterek, “Devreye kadar 7 maçımız var. 13 Ocak’ta transfer dönemi başlıyor. O zamana kadar gidebileceğimizi düşünüyoruz. Sayıyı azaltıp sorumluluğu daha fazla yayarak, rekabeti kendi içinde yapıp bu özgüven kaybını da gidererek yarışmaya devam etmek istiyoruz. Haklı olarak Trabzonspor’un ismi de belli beklentisi de belli. Şampiyonluk yarışında olan bir takımdır. Şu anda şampiyonluk hedefimizden uzaklaştığımızı düşünüyorum. Ama Avrupa kupalarına katılmak Türkiye Kupası’nı kazanmak hedefleri arasında olmalı. Bazen başarı kısa süre sürdürülür ama daha sonra kaçınılmaz olarak olumsuz tablolar ortaya çıkabilir. Trabzonspor da bunu yaşadı. Şu anda elimizde olan oyuncularından 3,5 tanesi o şampiyon kadroda oynayan oyuncular. Bize yeni katılan 13 oyuncu var, altyapıdan gelen oyuncular da var. Dolayısıyla bir yapılanma da kendi içinde oluyor, olmak durumunda. Bunlar Trabzonspor’u ne kadar taşır onu göreceğiz. Eksik kalırsa devre arası ve sezon sonunda ancak transfer yapılabilir. Dolayısıyla bu yılı bir yapılanma ve toparlanma sezonu olarak düşünmek gerekir. Eldeki alınan oyunculardan bir 11 yapıp ideal bir 11 çıkarırsak çok ama yine de transfer yapması gerekecek. Ama eksik olan mevkileri de transfer etmek durumunda. Bu devre arasında kaç olur bilemiyorum ama giden oyuncuların olması da doğaldır” sözlerine yer verdi.
İçinde bulunduğumuzu durumun yönetimsel olmadığını dile getiren Teknik Direktörümüz, “Takımın sorumlusu benim. Başkan sorumluluğu bana verdi. Dolayısıyla yönetimsel bir durumumuz yok. Takımın da yönetimden kaynaklı bir sorunu yok. Bütün ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Keşke sonuçlar iyi olsaydı da bu toplantıları öyle yapsaydık yine bunları söyleyecektim. Başkanla gittik görüştük durumu izah ettik. Kadro dışı kalanları tekrar değerlendirdik. Gidebilecek olursa yine değerlendireceğiz. Trabzonspor’da her hoca her çalışan gidip gelebilir Trabzonspor ebedidir ama bütün oyuncular da değerli önemlidir. Ama asıl olan bunların değerinin de takıma katkı yaparak asıl değerli olan Trabzonspor’u yaşatmaktır. Başarısız olduğu zaman hoca, oyuncu, personel bazen yönetim de gider. Trabzonspor’un daha sakin kalmaya, geleceği kurtarmak için adımlar atmaya ihtiyacı var. Sorunları biliyoruz paylaşıyoruz. Eldeki kadromuz da belli. Bunları daha yaralayarak değil daha çalışarak, sonuçlardan bağımsız kendi futbol kimliğimizi sahaya yansıtmalıyız. Oynayıp kaybettiğimiz zaman üzülürüm ama umutlu da olurum. O umudu da biz sağlayacağız. Ama Trabzonspor geçmişte de zor günler gördü bunları aştı. Ses getiren bir Trabzonspor olacaktır. Çok iyi dönemler geçirdik şampiyonluklar kaçtı. Zor dönemler geçirdik tekrar çıktık. Bunlar sahada olan hadiseydi ama kulübün camianın taraftarının bütünlüğünün asla bozulmaması gerek, negatifin asgariye indirilmesi gerekmektedir. Bunu indirmek için elimizden geleni yapacağız. Buna ihtiyacımız var. Bu kara bulutları dağıtırız, fırtınayı tekrar estiririz, güneşli ve aydınlık günleri tekrar göreceğimizi düşünüyorum. Çünkü bu tecrübemiz var. Bunlar zaman alacaktır” dedi.
Şenol Güneş açıklamalarının son bölümünde ise şu ifadeleri kullandı:Yeni bir kadro oluştururken altyapımızda dahil dışarıdan transfer de dahil eldeki oyuncuları da değerlendirerek uğraşacağız. Ben kendi dönemim için söylüyorum. 3 yıllık bir planımız var. Bu yıl toparlanma, gelecek yıl yarışma ve son yıl tamamlama. Uzun vadeli bir Trabzonspor yaratmak istiyoruz. Bunların içerisinde altyapı planlaması, transfer işleyişi ve bu kadronun oluşturulması da vardır. Bizim ihtiyacımız olan her şeyi sınırları zorlayarak yaparız diyor Başkanımız. Biz hiçbir zaman Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın yaptığı harcamaları hiçbir zaman yapamayız. Hele bu son yıllarda yapılanları akılla izah etmek mümkün değil. O yüzden Başkanımız ve Yönetim Kurulumuzu takdir ediyorum, alınan şampiyonluğu da kutluyorum ama başarıdan sonrası başarısızlık da zaman zaman olur. Bu bütün Avrupa takımlarında olmuştur. Bu yıl baktığınızda Şampiyonlar Ligi’nde kendi liginde olsun oynadığı oyunla dünyaya örnek olan Manchester City bile zaman zaman dalgalanma geçirebiliyor. Bu örnekleri vererek kendimizi teselli etmeye çalışmıyoruz. Kendi gerçeklerimizi bilerek yapalım ama paniğe gitmeden doğruları tartışalım diye söylüyorum. Az olanı tamamlayacağız fazla olanı atacağız. Bu işi yapmak zordur yıkmak kolaydır. Heykel taştan yapılır. Taştaki fazlalıklar atılır. Ama kolay mı olur hayır. O kadar zordur ki. Zaman ister sabır ister çalışma ister. Taş uygunsa, ustasıyla çok kolay bir zamanda yapılabilir. Bazen bocalayabilirsiniz. Bu iş de böyle. İnsanlarla ilgileniyorsunuz. Dışarı da kalan oyuncularıma üzülüyorum ama ben en çok Trabzonspor’a üzülürüm. Onların da kaybetmeyeceği, Trabzonspor’un da kazanacağı bir durum olsun istiyorum. Keşke hepsi çok iyi oynasalar da öyle transfer olup gitseler. Yürümeden koşamayız. Biz acele ediyoruz bazen. Geçmişte de şampiyon olduğumuz dönemde de son şampiyonluğumuza da baktığınızda da Trabzonspor buralara kolay gelmedi. Bir sürü sıkıntıları gördü, şimdi yine görecektir ama geleceğimizi yaralamadan işimizi yapmamız lazım. Asıl benim için önemli olan o. Buradaki geçmiş hocalar, oyuncular, yöneticiler, medyadalar ve taraftarlar herkes bu işin bir parçasıdır. Ama sorumlusu yetkilisi benim o yüzden eleştirinizden asla vazgeçmeyin. Üzgün olmamız eleştiri yapmamızı engellemez. Eleştiriyi yol gösteren bir rehber olarak göreceğiz. Sevdamız büyük ama başarmak zorunda olduğumuz bir iş var o da bu takımın sahaya gelen taraftarların görmek istediği futbolu sahaya yansıtmaktır. Korkular, endişeler olduğunu biliyorum onları yenip yeni bir anlayışla herkesin gurur duyacağı ses getireceği bir Trabzonspor’u oluşturmak için yeniden yola koyulacağız. Başkanımızla da görüştüğümde hala heyecanı olan hala tüm dünyası o. Ona da üzülüyorum. Ben benimle üzüntüsünü paylaşana daha çok üzülüyorum. Çünkü onun duygusunu anlıyorum. Ben zaten üzülüyorum. Benim otobüsteki görüntümden çok Trabzonspor’un kaybetmesi beni daha çok üzer. Trabzonspor’u orada başarısız görmek, sıralamada altta görmek beni üzer ama üzülmenin zamanı değil çalışmanın zamanı. Daha fazla emek, her şeyimizi ortaya koyan bir duyguyla savaşan bir takım görmek istiyoruz. Bunu oyuncularımdan zaten istedim istemeye de devam edeceğim. Umarım bu olaylar yeni bir ivme kazandırır bize.